Bilgi Yarışması-1
Bilgi Yarışması soruları geçmiş senelerde yapılan gezi ve pikniklerde yarışmaların sorularından oluşmaktadır. Seviye olarak lise ve üstü düşünülebilir. Bazı sorular güncelliğini kaybetmiş olabilir. Rabbim çabalarımızı bereketlendirsin…
TOPLAM 10 ADET SORU: GENEL KÜLTÜR (4) GÜNCEL (2) KUR’AN BİLGİSİ (2), İSLAM TARİHİ (2)
Hazırlayan: Tayfun NASUHBEYOĞLU
SORU–1 (20- Puanlık) |
GENEL KÜLTÜR Osmanlı Devletinde ilk borçlanma 24 Ağustos 1854 yılında Kırım savaşı sebebiyle Londra’daki Palmer ve Ortakları ve Paris’teki Goldschmid ve ortakları ile yapılmıştır. Bu borçlanma katlanarak devam etmiştir. 20 Aralık 1881 de yayınlanan Muharrem Kararnamesi ile toplam (anapara + birikmiş faiz) 252.801.885 altın olan dış borçların %58 ‘i silinmiş ve ödenecek miktar 106.537.234 altına indirilmiştir. Ödenecek borçlar için devlet gelirlerinin bir bölümü alacaklıların denetimine bırakılmıştır. Bu denetimi sağlamak için merkezi İstanbul’da olacak İngiltere-İrlanda, Fransa, Almanya, Avusturya-Macaristan, İtalya, Osmanlı ve Osmanlı Bankası temsilcilerinden oluşan yedi asil üyeden oluşan bir idare kurulacaktı. Bu kuruluş tamamen bağımsız, özel bir kuruluş olup, asli görevi Osmanlı devletinin borçlarına karşı gösterdiği vergileri toplamak ve alacaklılara dağıtmaktı. Böylece bu idare ikinci bir Maliye Bakanlığı gibi çalışmıştır. Bu kuruluştan kalan son borç 25 Mayıs 1954 ‘te ödenebildi. Böylece 100 yıl süren bir borçlanma süreci sona erdi. Yukarıda tanıtımını yapmaya çalıştığımız Osmanlı Devletinde toplanan vergilere el koyan ve genel borçlar anlamına gelen idarenin adı nedir? |
SORU–2 (10- Puanlık) |
GÜNCEL Ünlü bir sinema aktörüdür. İslam dünyası onu daha yakından Ömer Muhtar ve Çağrı filmindeki Hz. Hamza rolleri ile tanıdı. Rolünü çok güzel bir şekilde ve içtenlikle yapması Müslümanlar tarafından sempati ile karşılandı. Hatta Müslüman olduğu ya da Müslüman olacağı yolunda söylentiler yayıldı. Ancak Müslüman olmadı. Öldükten sonra bedenin yakılarak küllerinin serpilmesini vasiyet eden ve geçtiğimiz günlerde ölen ünlü aktör Antony Quine’nin külleri hangi ülke semasından serpilmiştir. |
SORU–3 (20- Puanlık) |
GENEL KÜLTÜR (Ahiret Bilinci) Ömrünün elli yılını komünist düşüncenin peşinde geçirerek sonra Müslüman olan Salih Gökkaya’nın anlattığına göre; kendisi Türkiye Komünist Talebe Teşkilatı’nın başkanı sıfatıyla Yugoslavya devlet başkanı Mareşal Tito’nun şeref konuğu olarak Belgrad’a gidiyor. Ömrünün sonuna yaklaşmış olan Tito kendilerine hitaben şunları söylüyor: “Yoldaş! Ben ölüyorum artık… Ölümün ne derece korkunç bir şey olduğunu size anlatamam. Anlatsam bile sıhhatli ve genç olan sizler bu yaşta bunu anlayamazsınız. Düşünün, ölmek, yok olmak… Toprağa karışmak ve dönmemek üzere gidiş… İşte bu çıldırtıyor beni… Dostlarımızdan, sevdiklerimizden, unvan ve makamlardan ayrılmak… Dünyanın güzelliklerini bir daha görememek… Ne korkunç bir şey anlıyor musunuz? Yoldaşlarım! Sizlere açık bir kalple itirafta bulunmak istiyorum. Ben öldükten sonra toprak olacaksam, diriliş, ceza ve mükâfat yoksa benim yaptığım mücadelenin değeri nedir? Söyleyin bana! Yoldaşlarımın kalplerine gömülecekmişim veya unutulmayacakmışım yahut alkışlanacakmışım, neye yarar? Ben mahvolduktan sonra beni alkışlayanların takdir sesleri, kabirde vücudumu parçalayan yılan ve çıyanları insafa getirir mi? Söyleyin bu gidiş nereye? Bunun izahını Marks, Engels, Lenin yapamıyor. İtiraf etmek zorundayım: Ben Allah’a, Peygambere ve ahirete inanıyorum artık. Dinsizlik bir çare değil. Düşünün şu kâinatın bir yaratıcısı, şu muhteşem sistemin bir kanun koyucusu olmalıdır… Bence ölüm de son olmamalıdır… Mazlumca gidenlerle zalimce ölenlerin bir hesaplaşma yeri olmalıdır. Haklarını almadan cezalarını görmeden gidiyorlar. Böyle keşmekeş olamaz. Ben bunu vicdanen hissediyorum. Öyle ki, milyonlarca suçsuz insana yaptığımız eza ve zulümler şu anda boğazıma düğümlenmiş bir vaziyette… Onların ahlarına kulak verecek bir merci olmalı… Yoksa insan teselliyi nereden bulacak? Bunların bir açıklaması olmalı… Marks bu mevzuda halt işlemiş. Uyuşturmuş beynimizi. Nedense ölüm kapıya dayanmadan bunu idrak edemiyoruz. Belki de göz kamaştırıcı makamlar buna engel oluyor. Ben bu inançtayım yoldaşlarım, sizler ne derseniz deyin.” Diyerek son nefeste ciddi itiraflarda bulunan Mareşal Tito ahireti inkâr etmenin anlamsızlığına vurgu yapmıştır. İslam’a göre öldükten sonra diriltilmenin adı nedir? |
SORU–4 (10- Puanlık) |
GÜNCEL Ülke bir anda Tokat Milletvekilinin Meclis Kürsüsünden yaptığı konuşma ile sarsıldı. Milletvekili şöyle diyordu: “Türkiye sütü bozuk bir 28 Şubat sürecinden sonra geldiği noktada debelenmektedir, çıldırmaktadır. Bunu aşmak zorundayız…” (devamla) “daha sokaktakilere (esnaf mitinglerini kastederek) katılacak milyonlar var. Dini inançları kültürleri ve eğitim hakları engellenen milyonlar var. Silahlarına, toplarına güvenenlere Şahları, Marcosları ve SSCB deki Kızıl Ordu dahi fayda vermemiştir.” Bu konuşmanın ardından -doğal olarak- Genelkurmay Başkanlığı suç duyurusunda bulunurken, televizyonlar tekrar tekrar aynı sahneleri göstererek baskı ortamı oluşturmaya çalıştılar. Fazilet partisi ise -kapatılma korkusu ile- pasif ve omurgasız duruşuna bir yenisini ekledi. Olaya sahip çıkamadı ve bu milletvekilinin haddi aştığını dolayısıyla disiplin kuruluna gönderileceği gibi ifadelerle olayı kapatmak istedi… Meclis Kürsüsünden gerçekleri korkusuzca haykıran Fazilet Partisi Tokat Milletvekili’nin tam adı nedir? |
SORU–5 (10- Puanlık) |
KUR’AN BİLGİSİ “Hani oğluna -öğüt vererek- demişti ki: “Ey oğlum, Allah’a şirk koşma. Hiç şüphe yok şirk gerçekten en büyük zulümdür.” “Ey oğlum, namazında devamlı ol, doğru ve yararlı olanı emret, kötü ve eğriden vazgeçir, başına gelebilecek her (belaya) sabırla katlan; bu, azim ve kararlılık göstermeğe değer bir şeydir.” “İnsanlara yanağını çevirip(büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürlenenleri sevmez. “Davranışlarında ölçülü ve dengeli ol, sesini yükseltme; çünkü unutma ki, seslerin en çirkini eşeğin anırmasıdır.” Kur’an’da oğluna öğüt veren -peygamber olup olmadığı kesin olmayan-salih kişi bu öğüdünü hangi surede yapmaktadır. Bu surenin adı nedir? |
SORU–6 (20- Puanlık) |
GENEL KÜLTÜR Türkiye Yahudileri, Yahudilerin İspanyadan sürülüp Osmanlı topraklarına kabul edilmelerinin yıl dönümünü kendi açılarından fırsat kabul edip 1989 yılında bir vakıf kurarlar. Yönetiminde Yahudi olmayan ancak Yahudilerle yakın ilişkilerde bulunan ünlü işadamı Sakıp Sabancı, Anavatan Partisi İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı, Dışişleri eski Bakanı Vahit Halefoğlu ve eşi, Nezih Demirkent, Yavuz Donat, Altemur Kılıç, Yıldız Kenter gibi ünlüler bulunmaktadır. Vakfın Yahudi kökenli kurucuları ise şunlardır: Jak Kamhi (Profilo Holding Başkanı), İshak Alaton (Alarko Holding Başkanı), Üzeyir Garih /Alarko Holding ortaklarından), Vitalo Hakko,Eli Acıman (Manajansın sahibi) ve Sami Kohen dir. Vakfın başkanlığını Jak Kamhi yapmaktadır. Vakfın amacı ise şöyle ifade edilmektedir: “Geçmiş şu kadar yıllık tarihin ve Türklerin tanıtımını yapmak, böylece Türkiye’ye olan tarihten gelen borçlarını ödenmek…” Bizce bu vakfın en önemli kuruluş amaçlarından biri Siyonist İsrail yönetiminin izlediği ırkçı politika ve gerçekleştirmiş olduğu gayri insani uygulamalar dolayısıyla gerek Türkiye gerekse dünya kamuoyunda oluşmuş olan Siyonizm ve Yahudi aleyhtarı imajını tamamen veya kısmen azaltmaktır. Kısaca tanıtmaya çalıştığımız Türkiye’de Yahudi lobiciliği yapan bu vakfın adı nedir? |
SORU–7 (10- Puanlık) |
KUR’AN BİLGİSİ “Biz sana onların haberlerini bir gerçek olay olarak aktarmaktayız. Gerçekten onlar Rablerine iman etmiş genç yiğitlerdi ve biz de onların hidayetlerini artırmıştık. Onların kalpleri üzerinde (sabrı ve kararlılığı) rabtetmiştik; (Krala karşı) kıyam ettiklerinde demişlerdi ki: “Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir; ilah olarak biz O’ndan başkasına kesinlikle tapmayız, (eğer tersini) söyleyecek olursak, andolsun, gerçeğin dışına çıkarız.” “Şunlar, bizim kavmimizdir; O’ndan başkasını ilahlar edindiler, onlara karşı apaçık olan ispatlayıcı bir delil getirmeleri gerekmez miydi? Öyleyse Allah’a karşı yalan-düzüp uydurandan daha zalim kimdir?” diyerek başkaldıran daha sonra mağaraya sığınan ve bu mağarada uzun yıllar uykuda kalan, sonra tekrar uyandırılan bu yiğit gençlerin halinde öldükten sonra nasıl diriltilecekleri konusunda şüphe duyanlar için önemli dersler vardır. Ayetlerin devamında. “Böylece Allah’ın va’dinin hak olduğunu ve gerçekten kıyametin, kendisinde şüphe bulunmadığını bilmeleri için (sonraki kuşaklara) onları buldurmuş olduk” demektedir. Kur’an-ı Kerim’de kıssası geçen ve “Mağara Arkadaşları” olarak bilinen bu olay hangi surede anlatılmaktadır. |
SORU–8 (10- Puanlık) |
GENEL KÜLTÜR – YAZAR 17 Temmuz 1913’te Marsilya’da doğdu. 1952 yılında Sarbonne Üniversitesinde edebiyat dalında, 1954 yılında SSCB Bilimler Akademisinden bilim dalında doktora unvanı aldı. Bir ara Marxizim İnceleme ve Araştırma Merkezinde müdürlük yaptı. Fransız Komünist partisinde zirveye tırmanmışken, mevkiye değil, vicdan ve aklının sesine kulak vererek bu kuruluştan koptu. İslam’ı seçip Müslüman olduktan sonra Filistinlileri destekledi. Bu destek sebebi ile batılı basın ve yayın organları tarafından dışlanmaya başladı. İsrail, Mitler ve Terör adı ile Türkçe’ye çevrilen ve büyük ilgi uyandıran eserinin yayınlaması ile Siyonist güdümlü basının hedefi haline geldi. Kitabında Yahudilerin iddia ettikleri gibi soykırıma uğramadıklarını delilleriyle ortaya koydu. Türkiye’de yayınlanmış eserlerinden bazıları ise şunlardır; İslam ve İnsanlığın Geleceği; İslam’ın Vadettikleri; İnsanlığın Medeniyet Destanı; Siyonizm Dosyası. Yukarıda tanıtmaya çalıştığımız ünlü yazarın tam adı nedir? |
SORU–9 (10- Puanlık) |
İSLAM TARİHİ İran’da İsfahan’ın bir köyünde yaşarlardı. Babası, ateşperestlikte çok ileri idi. Şehirler de o zaman Mecusilerin dışında az da olsa Hıristiyanlar bulunmaktaydı. Yine bir gün şehre geldiğinde Hıristiyanların kilisede ibadet ettiklerini görünce bu dikkatini çekti. Onlardan bilgi alarak mecusilik ve Hıristiyanlık hakkında mukayeselere başladı. Bu, babasında endişelere yol açtı ise de oğlunu ikna edemedi. Hıristiyan papazlar ona ilgi gösterdiler. İkna olmayınca daha bilgin papazlara gönderdiler. Musul Nusaybin gibi birçok yer dolaştı. Amuriyi’ye geldi. Orada zeki ve alim bir rahip vardı. Ona dedi ki: “ey gerçeği arayan çocuk! Sana bir sır veriyorum. Arabistan çöllerinde bir güneş doğacak, bir peygamber gelecek. Bu kitabımızda yazılıdır. Birçok alametler belirmiştir. Ona kavuşmak istersen oraya git.” Bu söz O’nu çok heyecanlandırdı. Oaraya gitmek için bir tacirle anlaştı. Fakat tacir onu köle diye yolda bir Yahudi’ye sattı. Yahudi Medine’liydi. Onu medine’ye götürdü. Uzun yıllar burada kölelik yaptı. Güneş Mekke’de doğmuştu. Peygamberin Medine’ye hicretini haber alınca koşarak peygamberimize gelip Müslüman oldu. Hendek savaşı öncesi istiarede onun ileri sürdüğü fikirle şehrin çevresine hendek kazıldı. Müşrikler bu savaş tekniği karşısında çok şaşırmışlardı. Hz. Osman zamanında hastalanarak Hakkın rahmetine kavuştu. Bu ünlü sahabenin adı nedir? |
SORU–10 (10- Puanlık) |
İSLAM TARİHİ Hicri 4.yılda Rasulullah’ın (s.a.v) yanına Medine’ye Amr b. Malik gelmişti. Rasulullah ona Müslüman olmasını teklif etti. Fakat o ne Müslüman oldu, ne de Müslümanlıktan uzak kaldı. Aksine Rasulullah’a şöyle dedi: “Ya Muhammed! Eğer ashabından seçkin kişileri, Necid ahalisine gönderecek olursan, onlar senin tebliğ ettiğin dine çağrıda bulunurlarsa; umarım ki onlar sana tabi olurlar.” dedi. Hz. Peygamberde (sav): “Göndereceğim kişiler hakkında Necid halkından korkarım” buyurdu. Amir b. Malik ‘de “sakın korkun olmasın. Onları benim himayemde gönder de halkı İslam’a davet etsinler” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) sahabeden seçkin 70 kişiyi davetçi olarak gönderdi. İslam davetçileri olaya isim olaya kuyunun başına kadar yürüdüler. Orada konaklayınca içlerinden Haram b. Milhan ‘ı Rasulullah’ın mektubuyla birlikte, Amir b. Tufey’e elçi olarak gönderdiler. Haram b. Milhan Amir b. Tufeyl’in yanına gelince; mektubu açıp okumadan, hemen elçiyi şehid etti. Haram b. Milhan mızrakla delik deşik edilip yüzünden aşağı kan akınca: “Ka’be’nin Rabbine andolsun ki kazandım” diye bağırdı. Amir b. Tufeyl diğer kabilelerden yardım alarak geride kalan İslam davetçilerini şehid ettiler. Rasulullah (s.a.v) ,ashabından bu seçkin daveçilerin şehid edilmesi olayına son derece üzüldü. Bir ay süresince sabah namazında bu kabilelere beddua etti. İslam tarihinde bu üzücü olay hangi adla anılır? |
Cevaplar İçin bakınız! |
çok güzel bir yarışma