21 Kasım 2024
PUSULA EĞİTİM KÜLTÜR SANAT VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ

Öykü Yarışmasında Jürü Özel Ödülünü Alan Öykü

Pusula Derneği tarafından düzenlenen önderim peygamberim isimli öykü yarışmasında jüri özel ödülüne layık görülen öykü

 

Ayşenur Dal

Aliya İzzet Begoviç İmam Hatip Lisesi/Bayrampaşa/İSTANBUL

 

Davaro Süleyman

Köyün birinde çoban Ahmet yaşarmış. Köyünde herkes çoban Ahmet’i boyu kadar kulav’ı (1), başındaki özel işlemeli kavel’i (2) ve uzun kuyruklu, sevimli lakin bir o kadar da becerikli kangalı (3) Çomar’dan tanırmış. Çoban Ahmet çomarı ve sürüsünü alır ve hergün onlarla gezermiş. Bu gezintiyi gücünün yettiği her gün tekrarlarmış.

Günler günler geçmiş Çoban Ahmet artık eskisi kadar çevik ve keskin gözlü değilmiş. Yanına yetiştirmek üzere bir davaro (4) almış. Davaro Süleyman. Süleyman; Çoban Ahmet kadar olmasa da güçlü, kuvvetli biriymiş ve bir o kadar da çevik ve kurnazmış. Süleyman’ın gelmesiyle Çoban Ahmet artık tek başına değilmiş, çok güvendiği; koyunlarını emanet ettiği, Süleyman ile birlikteymiş. Süleyman arada Çoban Ahmet’e:

-“Sen bugün dinlen çobanım ben senin yerine çobanlık yaparım” diyormuş. Ahmet’de çok güvendiği davarosu Süleyman’la gurur duyuyor, huşu içinde evinde dinleniyormuş.

Bir gün Süleyman sürüyü otlatmaya götürürken aklına şeytanının verdiği vesvese düşmüş. Nefsi ona diyormuş ki:

-“Neden sen sadece Ahmet’in verdiği parayla yetinesin ki, baksana sürünün başında senden başka kimse yok. Onlardan birini satsan kim farkına varır?” Süleyman kafasındaki bu vesveseleri duymamaya çalışsa da şeytana kanmış, bir kereden bir şey olmaz, demiş.

Köylü halkından olmayan Mehmet; normal koyun fiyatından daha uygun bir fiyata anlaşıp koyunu satın almış. Mehmet, koyunun parasını Süleyman’a teslim etmiş. Süleyman parayı kendi cebine koyarak evine dönmüş ve Çoban Ahmet’in yanına gelmiş. Çoban Ahmet onu her zaman ki gülümsemesiyle karşılamış, “hoş geldin davar Süleyman’ım” demiş. Süleyman “hoş buldum ağam” diye cevap vermiş. Ahmet Süleyman’a çok güvendiği ve ona çok inandığı için hayvanları sayma gereksiniminde bulunmamış.

Mehmet, köyüne koyunla döndüğünde Muhtar; ona koyunu hangi çobandan aldığını sormuş. Mehmet:

-“:Çoban Süleyman’dan” demiş. Muhtar bir süre düşündükten sonra, koyunu satın aldığı köyde öyle bir çoban olmadığını, ama Çoban Ahmet’in davarosu Süleyman olduğunu söylemiş.

Mehmet bunun üzerine Süleyman’ın yanına giderek olayın aslını sormuş. Süleyman’ın Mehmet’e cevabı ise ”bu olay seni ilgilendirmez her koyun kendi bacağından asılır. Koyun kiminse kimin! Sen ucuza kapattığın koyuna bak demiş.” Bunun üzerine Mehmet; olayı Çoban Ahmet’e anlatmak yerine sadece Süleyman’a “Bu yaptığın çok günah, yapmamalısın, bidaha senden alışveriş yapmayacağım” diyerek köyüne dönmüş”

Olayın kapandığını düşünen Süleyman’ın yanına bir gün geçtikten sonra, yanında koyunla bir adam gelmiş. Süleyman ona kim olduğunu sormuş. Gizemli adam:

-“Benim kim olduğum fark etmez. Ama niye geldiğimi söyleyeyim ben köyün orda, muhtar ile Mehmet’in konuşmasına şahit oldum ve senin sattığın koyunun helal olmadığını ve çoban Ahmet’ten gizlice sattığını duydum. Aslında bu olayı Çoban Ahmet’e anlatmayacaktım. Lakin bugün takvim yaprağını koparttığımda arkasında yazan; “Sizden her kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin. Eğer eliyle değiştirmeye gücü yetmezse diliyle, ona da gücü yetmiyorsa kalbiyle. Ve işte bu imanın en düşük mertebesidir.” Hadisini gördüğümde bu olayı düzeltmem gerektiğini düşünerek Mehmet’in yanına gittim. Ona bu koyunu satın alırken ödediği parayı geri alırken ödediği parayı geri ödeyerek bu koyunu geri aldım. Şimdi bu koyunu Çoban Ahmet’e götürerek bu olayı düzelteceğim.” Diyerek Süleyman’ın konuşmasına fırsat vermeden Çoban Ahmet’in yanına gitmiş. Çoban Ahmet’e olayı anlatmış ve koyunu kendi elleriyle teslim etmiş. Çoban Ahmet bu olaya çok üzülmüş, gizemli adama teşekkür etmiş. Gizemli adam bu kötülüğü düzeltmenin verdiği rahatlamayla köyüne dönmüş.

Süleyman yaptığı olayın pişmanlığıyla Çoban Ahmet’ten özür dilemeye gitmiş. Süleyman; Çoban Ahmet’in yanına gittiğinde Çoban Ahmet’in yüzünde her zaman ki gülümsemesi yokmuş. Lakin sinirli de değilmiş. Ortamda bir sessizlik olmuş. Kısa süreli sessizlikten Süleyman konuya girmiş ve “Çok özür dilerim. Çoban Ahmet ağam, bir anlık vesvese kuruntusuna düştüm. Çok pişmanım diye seslenişte bulunurken çoban Ahmet, lafını bölmüş ve “Affetmek Allah’a mahsustur” davarım ben seni güzel günlerimizin hatırına affettim. Bir daha yapmayacağına güvenerek bu olayı yaşanmamış sayıyorum diye sözünü tamamlamış.

O günden sonra Süleyman köyün en ağır başlı en güvenilir adamlarından biri olmuş.

(1)     Kulav: Özel çoban giysisi

(2)     Kavel: Çoban başlığı

(3)     Kangal: Çoban Köpeği

(4)     Davaro: Çoban Çırağı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir