Ağanın Yeri
Arkadaşlarımdan birkaçı yanıma gelerek:
-Fakir öğrenciler için yurt binası yapıyoruz, dediler. Ön ayak ol da, biraz yardım toplayalım.
Tekliflerini kabul ettim ve ertesi gün, zenginliğinden dolayı ‘Ağa’ lakabıyla tanınan bir iş adamını aradım. Para istediğimi anlayınca;
-Gerekeni yaparız, dedi. Gel de görüşelim.
Büyük bir hevesle bürosuna gittim ve sekreterinden izin alıp odasına girdim. Bina hakkında verdiğim bilgileri dinledikten sonra, cebinden bir on binlik çıkarıp:
-Buyur, dedi. Bizim de katkımız olsun.
Şaşırmıştım. Ama yine de pişkinliğe vurup;
-Sondaki sıfırlar biraz az olmadı mı? Dedim. Hiç olmazsa, onmilyon vereceğinizi tahmin etmiştim.
Pek aldırmamış görünerek:
-Şimdilik bu kadar yetsin, dedi. Toplu konut sitesi için yer almam gerektiğinden fazla açılamıyorum.
-Ne kadar lazım? diye sordum.
-İki yüz dönüm kadar, dedi. Bu işi becerir ve planladığım arsaları kapatırsam, vakfınıza on milyon bağışlarım. Eğer binaya ismimi verirseniz, bu miktarı daha da arttırabilirim.
Teklifini ister istemez kabul ettikten sonra, el sıkışıp ayrıldık ve kısa bir süre sonra da inşaata başladık. İnşaatın kabası tamamlandığında adamı tekrar aradık.
-Ağanın yeri, göl kenarında ve çam ağaçları arasında olmak üzere 150 dönüm çıktı, dedi. Birkaç ay sonra iş tamamlanır.
On milyona ulaşmak ümidiyle bir daha aradığımızda:
-Ağanın yeri bir selvi ağacının altında olmak üzere iki metrekareye indi, dedi. Geçen hafta öldü, duymadınız mı?