2018-2019 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI EMANETİ BİLME YILI ETKİNLİKLERİ
Güven, duyduğumuzda bile pozitif duygular gelir aklımıza ve huzur sarar bizi. Kargaşanın, şiddetin, kaosun olmadığı bir sükûnet vardır içinde…
İslam dininde, iman ile güven arasında çok güçlü bir ilişki mevcuttur. İman eden kimse anlamına gelen “mümin”; güvenilir insan anlamına gelen “emin”; güven, güvence ve güvenlik anlamına gelen “emniyet”; can ve mal güvencesi anlamına gelen “eman”; hıyanetin zıddı olarak kullanılan “emanet” kavramları, aynı kökten beslenmektedir. Bu kökün bağlandığı nokta ise, yaratıcımızın yarattıklarına sağladığı sonsuz güvendir.
Şiddetin, zulmün, talanın, istismarın had safhada yaşandığı, dolayısıyla insanların güvene her zamankinden fazla ihtiyaç duyduğu Cahiliye döneminde Sevgili Peygamberimizin “Muhammedü’l-Emin” olarak anılması son derece manidardır. Resûl-i Ekrem (s.a.s.), hayatının her döneminde sadece müminlerin değil, düşmanlarının da kendisinden emin olduğu yüce bir şahsiyettir. O, Hz. Peygamber (s.a.s.), her şeyden önce güvenilir bir insan, güvenilir bir baba, güvenilir bir eş, güvenilir bir arkadaş, güvenilir bir dosttur. Akrabaya, komşuya, ticarette muhatap olduğu in-sanlara, idaresi altındaki Müslümanlara güven veren, özü sözü bir, sadık insandır. Hâkimliği, komutanlığı, imamlığı, risaleti güven üzerine kuruludur. Hz. Peygamber (s.a.s.), güvenmeyi ve güvenilir olmayı, kendisini model alan bütün müminlerin ayrılmaz vasfı olarak zikretmiştir.
“Mümin, insanların canlarına ve mallarına zarar vermeyeceğinden emin oldukları kimsedir.”
Mümin, yüreğindeki sarsılmaz güveni çevresine aksettirmekle ve davranışlarına yansıtmakla mükelleftir. Onun Allah’a ve Resûlüne imanı, insanlara sağladığı emana dönüşmeli; yüreğindeki güven hissi, toplumda güvenilirliğin teminatı olmalıdır.
İslam dininde emin ve güvenilir olmaya verilen değer, yapılan vurgu, kişilerin bilinç düzeylerini değiştirerek kalıcı bir ahlak oluşturmayı hedefler. Bu emanet bilinci tevhidi merkeze alarak, sanattan, mimariye, üretimden, tüketime, ekonomiden, siyasete hayatın her alanına yansımalıdır.
En büyük emanet olan tevhid inancıdır. Bu bilincin farkında olan kişi emniyettedir, güvendedir. Bu bilinçle insan; akıl, beden, mal, zaman, doğa, hayvanlar velhasıl yeryüzü ve gökyüzü arasındaki canlı cansız herşeyin emanet olduğunu bilir.
Bireysel değişim öncelikle farkındalıkla olur. Bedenini, zamanını, sağlığını, ailesini, aklını ve daha sayamıyacağımız birçok sahip olduklarının geçici bir emanet olduğunu bilen kişi hassas ve özenlidir. Bireysel değişimle toplumsal değişim sağlanabilir.
Biz pusula derneği olarak çocuklarımızla yapacağımız çalışmalarda
· Bedenim bana emanet
· Çevrem bana emanet
· Dünya bana emanet
· Canlılar bana emanet
· Tarih bana emanet
· Zaman bana emanet
gibi alt başlıklar ele alınacaktır.
Kendisinden emin olunan öğrenci, komşu, aile üyesi gibi hayatın içinden örneklerle günümüzün örnek şahsiyeti ve ahlaki kimliği belirginleştirmeye niyetlenmekteyiz. Bu çerçevede gibi başlıklarla seminer, sanat çalışması, kitap okuma gibi farkındalık çalışmaları planlamaktayız.
Eğitimin en önemli öğrenme kısmı pratik yaparak, yaşayarak öğrenmedir. Çocuk Pusula ve Genç Pusulanın öğrencileri belirlenen konu başlıkları ile ilgili sokak röportajı, video çekimi, ya da toplumsal bir örneklik ve farkındalığı oluşturacak kendilerinin karar verdikleri etkinlikleri belirler ve uygulamada onlara rahberlik edilir.
ŞİMDİ İSLAMIN SORUMLULUK BİLİNCİNİ KUŞANMA VE SORUMLULUK ALMA VAKTIDIR. |